“Güzel insanlar” şehri: Helsinki

• Tweet
• Pin It

Doğanın ve mimari dokunun uyumunu yakalamayı başaran şehirlerin yeri her zaman farklıdır. Bu şehirler genellikle “dünyada yaşanacak en ideal kentler” sıralamalarında listenin üst sıralarında yer alır. Ve evet, bu şehirler genellikle Avrupa’nın ağırlıklı olarak kuzeyinde ya da Kanada, Avustralya gibi bize uzak coğrafyalarda yer alır. Bunlardan biri de uzak kıtalara göre bize nispeten daha yakın olan Helsinki. Bu şehir, Finlandiya’nın en büyük yerleşim yeri ve başkenti. İskandinavya topraklarına komşu olan ve “yarı İskandinavya” ülkesi olarak bilinen Finlandiya’nın Baltık Denizi’ne kıyısı bulunuyor.

Bu ülkenin belki de biz Türkiye’de yaşayanlar için en dikkat çekici özelliklerinden biri, halkının yani Finlerin Orta Asya kökenli olması. Bunun günümüze ulaşan en belirgin göstergesi ise ülkede konuşulan dil. Fince, Ural-Altay dil grubuna ait. Yapı itibariyle Türk diline ve Altay dil grubuna benziyor. Türk diliyle benzerliğine ise “ben” ve “sen” kelimeleri örnek gösterilebilir. “Minä” Ben, “Sinä” ise Sen anlamına geliyor Fince’de. Tarihi süreç içerisinde Nordikleşen halk, bugün artık bir Kuzey Avrupa ülkesi mensubu elbette.

İskandinav ülkelerinde yaşayanlar için “soğuk insanlar” benzetmesi biraz ezbere yapılmış bir yorum olsa gerek zira Hollanda’sından İsveç’ine tüm Kuzey Avrupalı halk, son derece sosyal, dışa dönük, eğlenmeyi seven insanlardan oluşuyor. Finlandiyalılar da buna dahil. Hatta Orta Asya kökenlerimizden midir bilinmez, özellikle Finliler ile daha da rahat iletişim kurmak mümkün. Son derece medeni, zarif ve sevecen olan bu insanların kenti Helsinki, özellikle bahar aylarında, yaz başlangıcında güzel bir geziyi hak ediyor.

Gelelim Helsinki’nin alameti farikalarına…

Helsinki, ruhu olan bir kent. 1800’lerde Rus işgalinde kalmış; aslında kentin uyanışını sağlayan da Ruslar. O tarihe kadar Finlandiya’nın başkenti ise Turku. Ruslar hakim oldukları dönem boyunca mimari anlamda da etkilemiş burayı. Ancak 20. yüzyıl itibarıyla bambaşka bir mimari anlayış var Helsinki’de.

Helsinki’ye gittiğinizde “görmeden dönmeyin” diyeceğim yerlerin başında Kaivopuisto Parkı var. Kentin merkezindeki parkta piknik, yapılacak en güzel aktivitelerden biri.

“Her şehrin iyi kötü bir meydanı olur, buranınki nerede?” derseniz, Senato Meydanı’na (Senaatintori) gitmeniz gerekiyor. Meydandaki Helsinki Katedrali (The Helsinki Cathedral) sizi kendine çekecektir, mutlaka başınızı içeriye uzatıp bir gezin.

Parkıyla, meydanıyla, katedraliyle tipik bir Avrupa şehrinde olduğunuz hissine tam kapılacakken sert kayaların içine oyularak yapılmış Temppeliaukio Kilisesi size yanıldığınızı söyler. Timo ve Tuomo Suomalainen kardeşler tarafından tasarlanan bu ibadethane 2. Dünya Savaşı nedeniyle 1969’da tamamlanmış; oldukça etkileyici.

Avrupa’nın birçok şehrinde olduğu gibi burada da müzeler oldukça çarpıcı ve zengin. Finlandiya Ulusal Müzesi (Kansallismuseo), sizi ilkçağlardan bugüne bir yolculuğa çıkarırken, Kiasma Çağdaş Sanatlar Müzesi 1960-1990 dönemini kapsayan dünyadan ve Finlandiya’dan bir koleksiyon ile dikkate değer.

“Biraz daha turistik” dediğiniz noktada  Suomenlinna Adası’nda soluğu almalısınız. Burası şehrin en  çok ziyaretçi alan adası diyebiliriz. Müzelerin, bir kalenin, tahta köprülerin ve restoranların olduğu bu adaya Helsinki’den 15 dakikada geçiliyor.

Helsinki, gezilip görülecek mekanlarından öte, ruhuyla, ve insanlarıyla havasını solumaya değer bir Kuzey Avrupa şehri. Bu şehri Mayıs ayından itibaren Ağustos’a kadar daha makul hava koşullarında görmeye gidebilirsiniz. Oralara kadar gitmişken Baltık Denizi’nin diğer tarafından göz kırpan Talinn’i de görebilirsiniz. Estonya’nın başkenti olan bu şehir, Helsinki’nin 80 km güneyinde yer alıyor. Ulaşım için en pratik yol ise feribot.

Helsinki, modern mimarisi, medeniyetin tepe noktasına ulaşmış insanları, geçmişi doğa ile buluşturmuş şehir yaşamı ve elbette soğuğu ile öne çıkıyor. Baltık’ta salınan bu güzel şehir görmeye değer…

• Tweet
• Pin It