Arkeoloji turizmi, tarih ve kültür turizmiyle iç içe geçmiştir. Bir yerin arkeolojik zenginliği, o bölgenin tarihi, kültürü, sanatı ve günlük yaşayış biçimlerine dair de çok şey söyler bize. Peki, arkeoloji nedir?
Arkeoloji, geçmişi, uygarlığın gelişim sürecini araştırıp keşfederek, düşünce sistemimize kazandırmaya çalışan bir bilim dalıdır[1]. İşte uygarlığın gelişim sürecine ilişkin keşfedilen kalıntılar üzerinde yapılan çalışmalar da, arkeoloji turizmi olarak bilinir.
Arkeoloji, bilinmeyen dünyalara yolculuğa çıkarır sizi. Günümüzde her şeyin açıkça bilindiği sanısı üzerinden hayatını sürdüren modern insan için arkeoloji, keşfedilmemiş gizemlerin kapısını aralama heyecanını sunuyor. Dolayısıyla sadece bir kazı olmaktan çok öte bir deneyimdir arkeolojinin kendisi.
Arkeoloji müzeleri dışında önemli savaşlara sahne olan alanlar, höyükler, kaleler, Tümülüsler, ören yerleri, mabetler, sivil mimarlık eserleri ve kalıntıların bulunduğu alanlar tarih ve arkeoloji turizmi kapsamında ziyaret edilen başlıca alanlardır.
Ayrıca, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan kültürel ve doğal varlıklar, arkeolojinin gizemini korumaya devam etmektedir. 2015 yılı sonu itibariyle dünya genelinde UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kayıtlı 1031 kültürel ve doğal varlık bulunmaktadır. Bunların 802 tanesi kültürel, 197 tanesi doğal, 32 tanesi ise karma (kültürel/doğal) varlıktır[2]. Dünya miras listesine şuradan ulaşıp inceleyebilirsiniz: http://whc.unesco.org/en/list
Türkiye, tarih ve arkeoloji turizmi açısından zengin kaynaklara sahip bir ülkedir. 2015 yılında Efes ve Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri’nin de eklenmesiyle ülkemizdeki 15 eser Dünya Miras Listesi kapsamında UNESCO listesine alınmıştır. Bu varlıklardan;
kültürel olarak;
hem kültürel, hem doğal miras olarak listeye alınmıştır.
[1] Özdoğan, M (2013), 50 Soruda Arkeoloji, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, s. 15.
[2] http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR,44423/dunya-miras-listesi.html , Erişim Tarihi: 14.06.16.